Görgü kuralları, kişilerin diğer kişiler...
Görgü kuralları, kişilerin diğer kişilerle karşılaştıkları zaman takınmaları gereken tavırları, konuşma, oturma, giyinme, yeme içme yöntemlerini belirler. Toplum içerisinde, bayramlarda, düğünlerde nasıl hareket edileceğini gösterir. Bu kuralların tamamına nezaket ve görgü kuralları denir.
Bu kurallar, toplum içinde kişilerin belli bir olayda hep aynı şekilde hareket etmeleri sonucunda doğmuştur. Dolayısıyla çoğunluğun benimsediği bir davranışı biz de benimsemiş oluruz ve aynı olayla karşılaştığımızda aynı şekilde davranırız. Örneğin, sokakta karşılaştığımız bir arkadaşa selam veririz, düğün ya da doğum gününe giderken hediye götürür, hasta olan akraba ve arkadaşlarımızı ziyaret ederiz.
Görgü kurallarının yaptırımı da manevidir. Toplum düzenini sağlamaya görgü kuralları katkı sağlamaktadır. Görgü kurallarının yaptırım gücü de kişiden kişiye değişir. Kişi için görgü kurallarının yaptırımı olan ayıplanma, kınanma ne kadar önemli ise bu kurallara o derece uyar. Ancak kişiler bu kurallara uymaya zorlanamaz.
Hukuk kuralları toplum içinde tutum ve davranışlarımızı düzenleyen ve uyulması devlet zorlaması ile sağlanan kurallardır. Örneğin, satılan malın alıcıya teslim edilmesi ve alıcı tarafından satış bedelinin ödenmesi, hırsızın, adam öldürenin cezalandırılması, kopya çeken öğrenciye sınav yönetmeliğinin uygulanması vb. konulardaki kurallar hukuk kuralı niteliğindedir.
Hukuk kurallarının ve hukuk kurumlarının oluşturduğu düzene ise hukuk düzeni denir. Toplumu düzenleyen kurallardan en önemlisi ve etkili olanı hukuk kurallarıdır.
Hukuk kurallarının amacı toplum halinde yaşayan insanların ilişkilerini düzenlemek, onların rahatını, huzurunu, güvenini, barışını, eşitliğini ve özgürlüğünü sağlamak, yani toplum hayatının devamını mümkün kılmaktır. Bunun yanı sıra toplumun değişen ihtiyaçlarını karşılamak, adaleti gerçekleştirmek ve ideal hukuka yani olması gereken hukuk ulaşmak hukukun diğer amaçlarıdır.
Hukuk kurallarını diğer toplumsal düzen kurallarından ayıran en önemli özellik manevi değil, maddi yaptırıma sahip olmasıdır. Hukuk kurallarının maddi yaptırıma sahip olması sebebiyle kişiler kendilerini bu kurallara uymak zorunda hissederler. Örneğin, aralarında alışveriş sözleşmesi yapmış olan taraflardan birisi mağdur olmuşsa karşı tarafı mahkemeye vererek mağduriyetinin ortadan kaldırılmasını sağlayabilir. Mağdur olan taraf malı teslim alamamışsa, malını teslim alması sağlanır. Parasını alamamışsa borçludan borcu zorla alınarak, parasını alması sağlanır.