kamu hukuku devletin gerçek veya tüzel k...

 kamu hukuku devletin gerçek veya tüzel kişilerle ya da başka devletlerle olan hukuki ilişkilerini düzenleyen hukuk dalıdır ancak taraflardan birinin devlet olması her hukuki uyuşmazlığın kamu hukukunun alanına gireceği anlamını doğurmaz taraflardan birinin devlet diğerinin özel kişiler olduğu bazı hukuki ilişkiler özel hukuk veya karma hukuk çerçevesinde değerlendirilmektedir burada dikkat edilmesi gereken konu devletin hangi sıfatla katılmakta olduğudur devlet bu ilişkiye üstün otoritenin yani kamu iktidarının sahibi olarak katılıyor ve bu sebeple ilişkinin tarafları arasında eşitlik değil altlık üstlük durumu görülüyorsa bu ilişkiyi düzenleyen hukuk kuralları kamu hukuku kurallarıdır genel hukukta olduğu gibi kamu hukuku da yazılı ve yazısız bağlayıcı yardımcı kaynaklara dayanmaktadır kıta avrupası hukuk sisteminde asıl olan hukuk kurallarının yazılı olmasıdır bu sistemi benimsemiş olan ülkemizde hukuk kurallarının büyük çoğunluğu yazılı hukuk kuralları şeklindedir herhangi bir yetkili makam veya kurul tarafından konulmuş sürekli genel ve soyut hükümlerdir anayasa uluslararası anlaşmalar kanunlar kararnameler yönetmelikler bu gruba girer ayrıca bir kanun koyucu tarafından çıkarılmamış ise de içtihadı birleştirme kararları da bu gruba girmektedir yazılı kaynaklarda bir hiyerarşi vardır bu hiyerarşiye normlar hiyerarşisi adı verilmektedir çok eski zamanlardan beri sürekli tekrar eden herhangi bir makam tarafından konulmayan kendiliğinden oluşan toplum vicdanında yer eden kurallardır bu kurallara uymanın zorunlu olduğu yönünde toplumda genel bir kanaat oluşmuştur hukuk düzeni tarafından tanınan ve desteklenen bu türden kurallara da yazısız kaynaklar denilmektedir örf ve adetler bu gruba girmektedir mahkemelerin karar verirken uymak zorunda olmadığı ancak o uyuşmazlık çözümünde önemli rol oynayacak kaynaklardır uyuşmazlık çözümü için yazılı kaynaklar yeterli ise yardımcı kaynaklara başvurulmaz türk hukuk sistemine göre hakim önüne gelen davayı çözmekle yükümlüdür ancak hızla değişen dünyada kanunlar gelişmelerin gerisinde kalabilmektedir bu nedenle yeni ortaya çıkacak problemleri düzenleyen kanuni düzenlemeler yapılamamış olabilmektedir bu gibi durumlarda hakim yine de bir karar vermek zorundadır dava sürecinde önce yazılı hukuk kuralı uygulanır yazılı hukuk kuralının olmaması halinde hakime hukuk yaratma yetkisi tanınmıştır hem yazılı kanunlarda hem örf ve adet hukukunda bulunmayan konu hakimin takdirindedir