İletişimin sağlıklı yürütülebilmesi için...
İletişimin sağlıklı yürütülebilmesi için bazı temel koşulların oluşması gerekiyor. İnsanlar arası iletişim sürecinin başarılı veya başarısız oluşuna katkısı bulunan ana koşullar, empati, saygı, saydamlık ve somutluktur.
Birey, kendisi ve çevresi ile ilgili pek çok şey düşünür, çevresi ile ilgilenir ve iletişim kurar. Düşünceleri duyguları ile destekler, iletişimini duygularıyla güçlendirir. Kendi istek, arzu, düşünce ve duygularımız gibi çevremizdekilerin de duygularının varlığını kabul ettiğimiz, onları anladığımız zaman sağlıklı bir iletişim kurulabilir. Empati, bir başkasının duygu ve düşüncelerinin farkında olmak ve anlamak anlamına gelir. Yaptıklarını onaylamasanız da onlara hak vermeseniz de yargılamadan kabul etme becerisidir. Empati öncelikle kendimizle ilişkimizde başlar. Buna kendini sevmek denilebilir.
Empati sayesinde daha duyarlı, sorumluluk sahibi bireyler oluruz. Empati, bireyi ön yargılardan kurtarır. Sağlıklı iletişimin önündeki en önemli engel önyargıdır. Empati sayesinde, karşımızda ki ile ilgili kesin bir yargıya ulaşmadan önce onu anlamaya çalışırız.
İşte, evde ya da toplumda hayatımızı geçirdiğimiz her yerde empatik yaklaşım hem sizin için hem başkaları için pozitif bir ortam yaratacaktır. Empatik insanların çoğaldığı dünya, daha insancıl bir dünya olacaktır. Yapılan araştırmalar, empati yeteneği gelişmiş insanların daha sağlıklı ve yaratıcı biçimde düşündüklerini, empati eğitimi verilen okullarda öğrenci başarısının yükseldiğini, saygı duyulan büyük liderlerin ortak özelliğinin empati kurabilmeleri olduğunu ortaya koymuştur.
Duygusal zeka kavramı iş dünyasına fırtına gibi girmişti. Çünkü duygusal zekanın anahtar kelimesi empatidir. Bir patron için çalışan her insan, patron tarafından anlaşılma duygusunun önemini bilir. Olağanüstü yöneticiler ile sıradan yöneticiler arasındaki yüzde doksanlık etki farkı doğrudan duygusal zekaya bağlıdır. Etkili liderlikte duygusal zeka, zeka seviyesinden ve teknik uzmanlık bileşiminden iki misli daha önemlidir.
Empati, en fazla kişilik bozuklukları bulunan bireylerde görülmemektedir. Özellikle antisosyal kişilik bozukluğu bulunanlarda, vicdani değerlerin bulunmamasına bağlı olarak empati kavramı da bulunmamaktadır. Bu kategorideki bireyler, kendilerini asla diğer insanların yerine koymaz ve onları kesinlikle anlamak istemezler.
Çoğu zaman anlamış gibi görünseler de gerçek anlamda kimseye değer vermez ve hep kendi dedikleri gibi her şeyin gelişmesini isterler.