Devlet, suç teşkil eden bir fiilin işlen...

 Devlet, suç teşkil eden bir fiilin işlenmesiyle doğan cezalandırma yetkisini kamu davası açmak ve bu dava sonunda verilen cezayı infaz etmek suretiyle kullanır. Kural olarak cezalandırma yetkisi, kullanılmamak suretiyle ortadan kalkmaz. Ancak devlet, cezalandırmadan umulan yararların azalması, failin fiili durumu, fail ile fiili arasındaki ilişkinin zamanla zayıflaması gibi bazı düşüncelerle belli bir zaman geçtikten sonra cezalandırma yetkisini kullanmakta yarar görmeyebilir. İşte zamanaşımı kurumu, devletin belli şartlar altında: cezalandırma yetkisinden vazgeçtiğinin ifadesi olarak kanunlarda yer almaktadır. Bu vazgeçme, işlenen suç için belirli sürelerin geçmesi üzerine fail hakkında kamu davasının açılmaması veya açılan davanın düşmesi yahut kesinleşmiş mahkûmiyetin gereği olan cezanın infazını artık gerçekleştirmemek şeklinde ortaya çıkmaktadır.
 Suçun işlenmesinden sonra kanunda öngörülen belirli sürelerin geçmesiyle, sanık hakkında soruşturmanın yürütülmesine, kamu davasının açılmasına veya açılmış kamu davasının devamına engel olan kuruma dava zamanaşımı denilmektedir.
 Dava zamanaşımı kural olarak işlenen tüm suçlar bakımından geçerlidir. Ancak Kanunda bazı suçların istisnai olarak dava zamanaşımı sürelerine tabi olmadığı, dolayısıyla bu suçların zamanaşımına uğraması dolayısıyla cezalandırılmamasının mümkün olmadığına yönelik düzenlemeye yer verilmiştir.
 TCK’nın İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet veya on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçların yurt dışında işlenmesi halinde dava zamanaşımı uygulanmaz. Buna göre, yurtdışında işlenmek kaydıyla, millete ve devlete karşı işlenen suçlardan ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet veya on yıldan fazla hapis cezasını gerektirenler bakımından zamanaşımı kuralları işlemeyecektir. Bunun dışında suç tipinde özel olarak belirtilen soykırım ve insanlığa karşı suçlar bakımından da zamanaşımı kuralları işlemez.
 TCK’da zamanaşımı sürelerinin ne kadar olduğuna ilişkin suça verilecek cezanın ağırlığına bağlı bir sistem öngörülmüştür. Kanunda aksi belirtilmedikçe suça verilecek cezanın üzerinden kanunda gösterilen üst sınırı: Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi beş yıl, yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl, beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda on beş yıl, beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl geçmesiyle kamu davası düşer.
 Bu süreler fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmuş olup da on beş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; on beş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında üçte ikisi oranında uygulanacaktır.
 Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri de göz önünde bulundurulur. Seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır.
 Zamanaşımı süresinin ne zaman başlayacağı da Kanunda açıkça gösterilmiştir. Zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, teşebbüs halinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden, çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda çocuğun on sekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar.
 Aynı fiilden dolayı tekrar yargılamayı gerektiren hallerde, mahkemece bu husustaki talebin kabul edildiği tarihten itibaren fiile ilişkin zamanaşımı süresi yeni baştan işlemeye başlar.