Özel hukuk alanındaki uyuşmazlıklar huku...

 Özel hukuk alanındaki uyuşmazlıklar hukuk mahkemelerinde görülür. Bu mahkemelerde görülen davalar hukuk davaları olarak adlandırılır. Bu davalar miras, tahliye, nafaka, tazminat gibi pek çok alana ilişkin olabilir.
 Hukuk davalarında esasen bir tarafta davacı diğer tarafta davalı bulunur. Bazı davalarda davalı bulunmaz. Örneğin evlat edinmeye mahkemenin izin vermesi, veraset ilamı alınması ve ismin düzeltilmesi gibi davalarda davalı bulunmaz. Bunlar çekişmesiz davalardır. Davacı ve davalının bulunduğu davalar çekişmeli dava olarak adlandırılır.
 Taraflar iddialarını ispatlamak durumundadır. Dava konusu taraflarca hazırlanıp hâkime sunulur. Hâkim tarafların talepleriyle bağlıdır. Hâkim kendiliğinden araştırmada bulunamaz. Hukuk davalarında mahkemenin kararına hüküm adı verilir.
 Ceza hukuku ile ilgili konularda ceza davaları açılabilir. Ceza hukuku esasen tüm topluma yönelik yükümlülükleri ortaya koymaktadır ve bunların ihlali toplumun tümünü ilgilendirir. Bu nedenle ceza davaları ilke olarak kamu davasıdır. Yani tüm toplum adına savcı tarafından açılır. Bazı suçlarda ise ancak ilgilinin şikâyeti üzerine savcı harekete geçebilir. Bunlar takibi şikâyete bağlı suç olarak adlandırılır.
 Suç işlendiği kendisine bildirilen ya da suç işlendiği yönünde haberdar olan savcı iddiaların ciddi olduğuna inanırsa bir hazırlık soruşturması yürütür. Bu soruşturmanın amacı ilgili olayın tam anlamıyla anlaşılmasını sağlamaktır. Hazırlık soruşturması gizli yürütülür. Hakkında soruşturma yürütülen kişi şüpheli olarak adlandırılır. Soruşturma neticesinde şüphelinin suç işlediğini öne sürecek kadar delil bulunamaz ise kovuşturmaya yer olmadığına dair karar savcılıkça verilir. Soruşturma neticesinde savcı dava açılmasına gerek duyarsa bir iddianame hazırlayarak bunu mahkemeye sunar. Böylece kovuşturma başlar. İddianamede suç işlediği öne sürülen kişilere sanık denir ve sanığın cezalandırılması talep edilir. Mağdur, suçtan zarar gören kişidir. Sanığın avukatı müdafi olarak adlandırılır.
 Yargılama aşamasında hâkim iddianamede belirtilen hususların gerçekleşip gerçekleşmediğini inceler. Hâkim kendiliğinden araştırma yapabilir. Sanığın suçu işlediğine dair kesin kanaate varırsa mahkûmiyet kararı verir ve sanığın aldığı cezayı belirtir. Hâkim eğer hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde sanığın suçu işlediğine kanaat getirmezse, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği, beraat kararı verir.
 İdari davalar, yönetimin idare hukukuna göre yaptığı eylem ve işlemlerini konu alan davalardır. Bu davalar idari yargı yerlerinde açılır. İdari davalar farklı sonuçları elde etmek için açılır. Bu sonuçlara göre idari davaları ikiye ayırmak mümkündür:
 İptal davası ile idari işlemin iptal edilmesi istenir. Diğer bir deyişle bu dava türü ile elde edilmek istenen sonuç idari işlemin iptalidir. İdari işlemin iptal edilebilmesi için onun hukuka aykırı olması gerekir. Hukuk devletinin bir gereği olarak idare de vatandaşlar gibi hukuka uymakla yükümlüdür. İdarenin hukuka aykırı işlemlerinin iptal edilmesi gerekir.
 Örnek vermek gerekirse, memurlar ve öğrenciler disiplin cezalarına, gayrimenkul sahipleri kamulaştırma kararlarına, memurlar tayin ve atama kararlarına karşı bunların iptali istemiyle dava açabilirler.
 Hukuka aykırılık mahkeme tarafından tespit edilirse işlem iptal edilir. İşlemin iptali o işlemin hiç yapılmamış gibi olması anlamına gelir. Diğer bir ifadeyle işlem yapıldığı andan itibaren bütün sonuçlarıyla ortadan kalkmıştır.
 İptal davasını açmak için menfaat ihlali yeterlidir. Menfaati ihlal edilenler idari işlemin yapıldığına dair tebliğden itibaren atmış gün içinde dava açabilirler. Mahkeme iptal kararını vermişse en geç otuz gün içinde idare, mahkeme kararını uygulama yükümlülüğü altındadır.
 Mahkeme işlemin hukuka aykırı olmadığına karar vermişse, teknik deyimle, iptal isteminin yani iptal davasının reddi söz konusudur.
 İptal istemiyle birlikte yürürlüğün durdurulması da talep edilebilir. Çünkü iptal davasının karara bağlanması yani idari işlemin hukuka uygun olup olmadığının saptanması vakit alabilecektir. Bu zaman zarfında işlemin hukuksal sonuç doğurması bazı sakıncalar doğurabilir. Bunu önlemek amacıyla eğer telafi edilmesi güç veya imkânsız zarar ortaya çıkacaksa ve idari işlem açıkça hukuka aykırı ise mahkeme işlemin yürütmesini durdurabilir. Bu durumda işlemin hukuksal sonucu dava bitene kadar ortaya çıkmaz.
 Örneğin başka bir ile tayin edilen memur bu işlemin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptal davası açabilir ve mahkemeden işlemin yürütmesinin durdurulmasını talep edebilir. Mahkeme işlemin hukuka uygun olup olmadığını incelerken özellikle memur başka bir ile tayin dolayısıyla taşınma masrafları, çocuklarının yeni ilde okul değiştirmeleri, eşinin de yeni ile tayini gibi nedenlerle telafisi güç zarara uğrayacağını iddia ederek işlemin yürütmesinin durdurulmasını isteyebilir.
 Tam yargı davası idarenin eylem ve işlemleri dolayısıyla hakları ihlal edilmiş olanların açabilecekleri davadır. Bu dava türü idarenin eylem ve işlemleri sonucunda zarar görenlerin açabilecekleri davadır.
 İdarenin eylem ve işlemleri sonucunda zarar ortaya çıkmış olabilir. İdarenin bu zararı gidermesi gerekir. Örneğin idarenin bir alanda çöp depolaması dolayısıyla komşu araziler zarar görmüşse bu zararın giderilmesi için tam yargı davası açılır. Başka bir örnek olarak hukuka aykırı olarak başka bir ile tayin edilen memur bu tayin dolayısıyla bir takım para ile ölçülebilen zararlara uğramışsa bunların tazmini için tam yargı davası açabilir.