İnsan birey olarak doğar ancak toplum ol...

 İnsan birey olarak doğar ancak toplum olarak yaşar. Toplum halinde yaşamak için bir düzene ihtiyaç vardır. Düzenin sağlanması ve korunması bir yandan kuralların olmasını diğer yandan da kuralların uygulanmasını sağlayacak bir mekanizmayı gerektirir.
 Her toplum kendi varlığını devam ettirmek için gerekli düzeni sağlayan kural ve mekanizmaları oluşturma ve devam ettirmeyi hedefler. Bu amaçla toplumu oluşturan bireyler arasındaki ilişkileri düzenleyen çeşitli kurallar oluşturulur. Bireyler bir kısım haklara doğuştan sahiptir. Kurallar bu hakları güvence altına alır, ilave haklar verir ve başkalarının bu haklara zarar vermesini engeller. Dolayısıyla kurallar hem özgürlüklerin kullanılmasına ilişkin bir toplum düzeni sağlar hem de, sınırsız özgürlük olamayacağından, bireyleri kısıtlar. Kuralların ihlali yaptırım ile sonuçlanır. Yaptırımın niteliği ihlal edilen kuralın niteliğine ve sınıfına bağlı olarak değişir.
 Toplumu düzenleyen kuralları görgü, ahlak, din, örf-adet ve hukuk kuralları olarak beş grupta sınıflandırmak mümkündür. Kurallar bir davranışta bulunmayı ya da ondan kaçınmayı ifade eder. Bu anlamda emir ve yasaklar biçiminde ifade edilir.
 Görgü kuralları adabı muaşeret veya nezaket kuralları olarak da adlandırılır. Bunlar bireylerin toplum içindeki tutum ve davranışlarını düzenler. Genellikle yeme-içme, oturma-kalkma, selamlaşma-vedalaşma, giyinme gibi alanları düzenler. Toplumun tümünde geçerli olabilecek görgü kuralları bulunduğu gibi sadece belli kesimlerde ya da coğrafi bölgelerde geçerli kurallar da bulunabilmektedir. Bu kurallara aykırı davranmak toplum tarafından yaptırıma bağlanmıştır. Bunları çiğneyenler diğer bireyler tarafından ayıplanır ve yadırganır, bu bireylerle ilişkiler azaltılabilir veya kesilebilir. Örneğin yeme-içme adabına uymayan kişilerin bulunduğu sofralardaki diğer insanlar onları kınayabilir, sofradan kalkabilir hatta onlarla arkadaşlık ilişkilerini sona erdirebilir.
 Ahlak kuralları da toplumsal düzen kurallarındandır. Ahlak kurallarının bireyin içine dönük bir tarafı olduğu gibi, toplumsal düzene ilişkin bir tarafı da bulunmaktadır. Ahlak kuralları iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı birbirinden ayırır. Ahlak kurallarının ihlal edilmesi halinde bireysel düzeyde vicdan azabı bir yaptırım olabileceği gibi çeşitli toplumsal yaptırımlar da söz konusu olabilmektedir. Bu kuralları ihlal edenler kötü ahlaklı kimseler olarak toplumda bilinirler, onlara güvenilmez ve inanılmaz. Ahlak kuralları da toplumdan topluma ve zamandan zamana değişiklik gösterebilmektedir.
 Örf ve adet kuralları yapılageliş kuralları veya gelenek olarak da adlandırılır. Bunların kökeni çok eskiye dayanır. Toplum tarafından oluşturulmuş bulunan ve çok uzun zamandan beri uygulanan kurallardır. Bunlar süreklilik arz eder. Toplum, bireylerin atalarından kalan bu kurallara uymasını bekler. Bunlara uyulması gerektiği yönünde toplumda genel bir inanç hâkimdir. Uymayanlar toplum tarafından yaptırıma tabi tutulur. Kınama ve ayıplama gibi toplumsal yaptırımlar uygulanabileceği gibi toplumdan dışlama hatta hayatına son verme gibi yaptırımlar da söz konusu olabilir.
 Din kuralları temelde birey ile yaratıcı arasındadır ancak bu kuralların çok önemli toplumsal boyut ve yansımaları da bulunmaktadır. İslam dini tek ilah inancına dayanır. İslam dininin kuralları kutsal kitap Kur’an ve Allah’ın elçisi Hz. Muhammed tarafından açıklanmıştır. Bu kurallara uymayanlar öbür dünyada cehennemle cezalandırılacağı gibi bu dünyada da yaptırıma tabi tutulabilirler. Örneğin adam öldüren bir kişi cehennemde ceza çekeceği gibi bu dünyada da cezalandırılır. Din kurallarına uyanlar için ise ödül olarak cennet vardır.
 Hukuk kuralları toplumsal düzen kuralları içinde en önemlileridir. Çünkü hukuk kuralları devlet tarafından güvence altına alınmış ve devlet yaptırımına tabi kılınmıştır. Hukuk kurallarını devlet koyar ve bunları ihlal eden kişiler devlet yaptırımı ile karşılaşır. Kuralın koyucusunun devlet olması ve dolayısıyla kuralın devlet yaptırımına bağlanması hukuk kurallarını diğer kurallardan ayırt eden en önemli özelliğidir.
 Toplumsal düzen kuralları arasında geçişlilik de söz konusudur. Ahlak ve din kuralı olan bir yasak zamanla hukuk kuralı haline gelebilir. Adam öldürme ve hırsızlık hem ahlak hem de din kurallarına göre yasaklanmıştır. Bunlar aynı zamanda hukuk kuralları tarafından da yasaklanmış ve ceza ile yaptırıma bağlanmıştır.
 Hukuk kuralları ile diğer kurallar birlikte varlıklarını devam ettirirler. Hukuk kuralları ile çatışmaları durumunda hukuk kurallarına uyulmasının sağlanması ve çatışan kuralın ortadan kaldırılması devlet gücü ile sağlanır. Örneğin namus cinayeti olarak adlandırılan ve töreye dayandırılan uygulama devlet tarafından öldürme yasağının ihlali olarak görüldüğü için tolere edilmez.
 Görgü, ahlak ve örf-adet kuralları ilke olarak yazılı değildir. Bununla birlikte bu kurallar üzerine, onların neler olduğunu açıklayan yazılı çalışmalar da mevcuttur. Din kuralları yazılı ve sözlü olabilmektedir. Sözlü kuralların yazılı hale getirilmesi söz konusudur. Hukuk kuralları ilke olarak yazılı halde bulunmaktadır. Geçmişten kalan ve yazılı olmayan hukuk kuralları yazılı hale getirilmiştir.