Türk devletinin temeli töreye dayanmakt...
Türk devletinin temeli töreye dayanmakta, devlet ve toplumun teşkilatlanması da töreye göre şekillendirilmekteydi. Devletin uzun süre varlığını devam ettirmesi için töreye uyulması gerektiği inancı hakimdi. Türklerdeki töre hükümleri yenilikçi bir yapıya sahipti.
Zamana ve çevre şartlarına göre devletin ve toplumun ihtiyacı göz önüne alınarak gerekli düzenlemeler yapılırdı. Bununla birlikte adalet, iyilik, eşitlik ve insanlık törenin değişmez hükümleriydi. Bu hükümler dışında gerekirse kurultay tarafından törede değişiklikler yapılırdı. Kağanın töre kurallarında değişiklik yapılmasını teklif etme yetkisi vardı. Ancak bu teklif kurultay tarafından kabul edilirse yürürlüğe girerdi.
Türklerde kağan da dahil olmak üzere herkes töre hükümlerine uymak zorunda idi; töreye uymamak en büyük suç olarak görülmekte idi. Orta Asya eski Türk devletlerinde bütün hukuksal işlerden sorumlu kişiye yargucı adı verilmekteydi.
Yeni bir Türk devleti kuran veya tahta çıkan her Türk hükümdarı, ilk iş olarak atalarından kalan töreyi düzenlemek ve yürürlüğe koymakla yani kanun hakimiyetini sağlamakla icraatına başlıyordu. Çünkü eski Türklerde töreyi, devletin temeli sayan bir hukuk anlayışı hakimdi. Başka bir ifadeyle eski Türk devletlerinde hükümdarın şahsi idaresine kalmış keyfi bir idare hiçbir zaman söz konusu olmamaktaydı.
Devletin ve bütün teşkilatın başı olan Türk hükümdarları, aynı zamanda adalet teşkilatının da başıydı. Şahsına ve devlete karşı suç işleyenler için en büyük yargıç sıfatıyla bizzat yargıda bulunabilir ve ölüm dâhil her türlü cezayı verebilir ve uygulatabilirdi.
Mesela Attila, şahsına suikast düzenleyen Bizans elçisinin sorgusunu bizzat kendisi yapmıştır. Attila bu sorgulamada sadece Bizans elçisi değil aynı zamanda bu olayın asıl müsebbibi olan Bizans imparatorunu da gıyaben yargılamıştır.
Göktürk kağanlarının zaman zaman başkanlık yaptıkları yüksek devlet mahkemesinde, yargu veya yargan (yargıç veya savcı yardımcısı) unvanını taşıyan bir yargıç bulunmaktaydı. Ünlü Göktürk veziri ve devlet danışmanı Tonyukuk bir ara bu yüksek mahkemede görev yapmıştır. Hunlarda yargıçlık görevi belirli ailelerin reislerine verilmekteydi. Hazarlarda ise, her dinî cemaat için ayrı yargıç tahsis edilmiştir. Buna göre, Hazar ülkesinde Yahudilerin davasına iki, Hıristiyanların davasına iki, diğer din mensuplarının davasına da bir yargıç bakmaktaydı.