Kişisel hürriyet, insanın kendi serbest...
Kişisel hürriyet, insanın kendi serbest iradesiyle yapacağı seçime ve vereceği karara göre, hiçbir engel ve sınır tanımadan hareket edebilme olanağıdır. Ancak toplum içinde yaşayan ve yaşamak zorunda olan insanın en geniş anlamda bu tür kişisel hürriyete sahip olması düşünülemez ve beklenemez.
Vatandaşlar kişisel hürriyetlerini kullanırken devlet gücünü zayıf düşürmemeye özen ve dikkat göstermelidir. Kişisel hakların kullanılmasını sağlayacak ortamı oluşturmak ve sürdürmek devletin görevidir. Yani kişilerin hürriyeti devletin güvencesi altındadır. Devletin zayıf düşmesi kişinin temel hak ve hürriyetlerinin korunmasını da tehlikeye düşürür.
Hürriyet kanunla sınırlanırken, keyfi olarak sınırlanamaz. Ancak kamu yararı amacıyla hürriyetlerin bir kısmından vazgeçilebilir. Kişisel hürriyetler hem toplum için hem de kişiler için değerli ve kutsaldır.
Toplum içinde kişisel hürriyetin bir ölçüde sınırlanması zorunludur. Kişisel hürriyete devlet faaliyetini zayıflatacak derecede genişlik tanınamaz. Çünkü güçsüz bir devlet kargaşaya neden olacağından kişisel hürriyetlerin daha fazla zarar görmesine neden olabilir. Bu konudaki en akılcı yol kişisel hürriyetlerin kanunun uygun gördüğü durumlarda ve kanunla kısıtlanmasıdır.
Anayasamız, temel hak ve hürriyetlerin ancak yasa ile sınırlanabileceği kuralını getirmiştir. Temel hak ve özgürlükler, anayasada açıklık olan hallerde ve anayasanın öngördüğü ölçüde sınırlandırılabilir. Anayasamızda genel ve özel iki türlü sınırlama öngörülmüştür.
Genel sınırlama sebepleri, temel hak ve hürriyetlerin, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün milli egemenliğin, cumhuriyetin, millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının, genel ahlakın ve genel sağlığın korunması amacıyla yapılacağı belirtilmiştir. Özel sınırlamanın ise anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen özel sebeplerle, anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak yapılacağı ifade edilmektedir.
Anayasada yapılan değişiklikle, genel ve özel sınırlamalar kaldırılmış ve temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği ve sınırlamaların anayasanın özüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Anayasamızda temel hak ve hürriyetlerin korunmasına ilişkin kurallar şu şekilde sıralanabilir. Anayasa, hak arama hürriyeti adı altında, herkese yargı yeri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkı tanımıştır.