Tarafların kanunda tanımı yapılan tüket...
Tarafların kanunda tanımı yapılan tüketici ve üretici sıfatlarını taşıması ve hukuki ihtilafın kanun kapsamında çözümlenebilecek nitelikte bulunması yeterlidir. Dava konusu ihtilaf değerlendirildiğinde taraflar arasındaki ilişkinin anılan kanun kapsamında bulunduğunda duraksama bulunmamalıdır. Mahkemece değinilen bu husus gözetilerek ve davaya bakmanın tüketici mahkemesinin görev alanında olduğu benimsenerek işin esasına girilip doğacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Burada hemen belirtilmelidir ki tüketici ticari dağıtım zincirinin nihai halkasını oluşturur ekonominin nihai hedefi olan tüketicinin satıcı karşısında daha etkin olarak korunması gereği tüketici hukukunun temel düşüncesini oluşturmaktadır. Bu noktada tüketici üretilip piyasaya sürülen ve üretim sürecinin hiçbir aşamasında bilgi sahibi olmadığı ürün veya sunulan hizmeti satın aldığı bir ilişkide doğal olarak zayıf durumdadır. Kanun koyucunun iradesi tüketiciyi kanun kapsamında korumak olup üretim aşamasında bilgi sahibi olmadığı malları veya sunulan hizmetleri satın alan ve sözleşmede satıcıya karşı zayıf durumda olan tüketicinin sonradan bu mal veya hizmetlerin ayıplı çıkması sonucu doğan zararının tazmin edilmesini sağlamaktır. Bu açıklamalar çerçevesinde konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar az yukarıda sözü edilen kanun kapsamına alındığına göre tüketici hukuku hükümleri kapsamında korunması gerektiği açıktır. Bir başka deyişle yasa koyucunun iradesinin yüklenici tarafından inşaatı tamamlanmadan veya kat mülkiyeti oluşturulmadan satışa sunulmuş olan konutlar ve yazlıkları satın alan tüketicileri de kapsadığı kuşkusuzdur.