İdari yargının görev alanı belirlenirke...
İdari yargının görev alanı belirlenirken, bir yandan pozitif hukukta bir dayanak aranırken, diğer yandan bu yargı kolunun görev alanının anayasal bir dayanağı olup olmadığı sorusuna da bir yanıt aramak gereksinimi duyulmuştur.
İdari yargı, Devlet, belediye, köy gibi idari makamların idari faaliyetleri sebebiyle ortaya çıkan uyuşmazlıkları çözümleyen hukuk dalıdır. İdare aleyhine açılan davalar idari yargının görev alanına girmektedir. Ancak idarenin aleyhine açılan tüm davalar idari yargıya tabi değildir. İdari yargı, idarenin işlem ve eylemlerinden ve genel olarak kamu hukukuna ait faaliyetlerinden doğan uyuşmazlıkların çözümlendiği yargı koludur.
İdari eylem, kamu idare ve kurumlarının kamu görevine ilişkin, idare hukuku kural ve gereklerine göre yaptığı olumlu veya olumsuz davranış ve fiillerdir. İdari eylem ve işlemlerden dolayı zarar gören kişiler tarafından açılacak tam yargı davaları idari yargı yerinde görülür ve çözümlenir.
İdari işlem, idari kanunlara dayanarak yapılan muamelelere denilmektedir. Bir tasarruf ya da kararın idari işlem sayılabilmesi için, o tasarruf veya kararın, bir kamu kurumunca ya da idare örgütü içinde yer alan bir idari makam tarafından tesis edilmiş veya verilmiş olması ve idarenin kamu hukuku alanında gördüğü faaliyetlerle ilgili bulunması gerekir. İdari işlemin, idarenin kamu hukuku alanında gördüğü faaliyetlerle ilgili bulunması gereği, idare mahkemelerinin görevini belirlemede kesin bir öneme sahiptir. Bu unsur, idari işlemleri idarenin özel hukuk hükümlerine dayanarak tesis ettiği tasarruflardan ayıran temel ölçü olmaktadır. Bir idari işlemin bir kişiyi yaralaması ya da öldürmesi mümkün değildir. Kişilerin yaralanmasına veya ölmesine idari işlemler değil, idari eylemler yol açabilir. Ancak bir idari eylemin, bir idari işlemin uygulanması safhasında ortaya çıkması mümkündür.